Obezitenin Tedavisi

Obezitenin Tedavisi

Obezite tedavisinde amaç kişiyi zayıflatarak yaşam kalitesinde artma sağlamak ve obeziteyle ilgili olumsuz hastalık ve durumların önüne geçmek, dolayısıyla yaşam süresini uzatmaktır. Bu hedefe ulaşabilmek için 5 ana yöntem vardır.

1. Tıbbi Beslenme Tedavisi de denilen kişiye özel diyet programlarıdır. Bu açıdan kişi mutlaka hekimi ve bir diyetisyen kontrolü ve takibi altında olmalıdır. Bu diyet programında kişinin ne kadar kalori alması gerektiği, beslenme saatleri-öğün zamanlaması, alması gereken makro besin öğelerinin (protein, yağ ve karbonhidrat) miktarları, mikro besin öğelerinden (vitamin ve mineraller) mahrum kalmaması için neler yapması gerektiği, günlük ne kadar posa alması gerektiği, kaç litre su içmesi gerektiği gibi ana unsurlar mutlaka olmalıdır ve hasta kendisi de bu unsurları öğrenmelidir. Bu diyet programının esaslarını sağlıklı ve dengeli beslenme oluşturur. Tıbbi beslenme tedavisi obezite ile mücadelenin her aşamasında mutlaka olmalıdır. Tek başına ilaç, tek başına ameliyat ile diyet ve egzersiz yapmaksızın başarıya ulaşmak mümkün değildir.

2.  Egzersiz: Vücutta depolanmış olan fazla enerjinin harcanmasına yönelik yapılan tüm düzenli ve planlı bedensel faaliyetler obezite tedavisinde olumlu sonuçlar verir. Birçok araştırmada düzenli yapılan egzersizler ile ciddi oranlarda zayıflama sağlandığı ispatlanmıştır. Egzersiz yapmakla aynı zamanda kas gücü artar, kemikler kuvvet kazanıp kemik erimesi azalır, insülin direnci kırılır, kan şekeri, kolesterol ve tansiyon anlamlı düzeylerde düşer, kalp krizi ve felç riski azalır. Önerilen; haftada en az 3 gün toplam 150 dakika olmak üzere orta yoğunluklu aerobik egzersiz (yürüyüş, bisiklete binme, bahçede çalışma, basketbol vs gibi spor faaliyetleri) yapmaktır. Bu faaliyetler kişinin yaşına, cinsiyetine, yaşam koşullarına, ihtiyaçlarına göre değişebilir. Kondisyonu ve yaşı uygun kişilerde egzersizin yoğunluğu ve süresi arttıkça kilo vermenin de daha fazla olduğu bilinmektedir.

3. Davranış Terapisi: Obezitenin önemli sebepleri arasında tıkanırcasına aşırı yemek yeme ve gece yemek yeme bozukluğu gibi psikolojik nedenler de vardır. Obezite değerlendirmesi yapılırken bu psikolojik sorunların olup olmadığı da araştırılır. Altta yatan bu nedenler ortadan kaldırılmadığı sürece obezite ile mücadele o bireyde yetersiz ve sonuçsuz kalır. Bu nedenle “Bilişsel Davranışçı Terapi” denilen psikiyatrik yaklaşımlar bu hastalarda obezite tedavisinin her aşamasında kullanılmalıdır. Bu yöntemde kişinin kendini tanıması, izleyip kontrol etmesi, uygun hedefler koymak, dürtü kontrolü yapmak, alternatif davranışsal yaklaşımlar geliştirmek ve hedefe ulaştıkça ödüllerle pekiştirme yapmak gibi basamaklar vardır. Bu ödüller yeme ile ilgili olmamalıdır.

4. İlaç tedavisi:

Obezite tedavisinde diyet, egzersiz ve davranış tedavilerinin en az 3-6 ay uygulanması sonrası  kişi mevcut kilosunun % 5’ini verdiyse kısa vadede hedefe ulaşılmış demektir. Eğer bu süre içinde tüm yaşam tarzı değişikliği çabalarına rağmen hedefe ulaşılamamış ise BKİ ≥30 kg/m2 olan kişilere ilaç tedavisi başlanması gündeme gelir. Eğer eşlik eden hastalıklar (şeker hastalığı, koroner kalp hastalığı, hipertansiyon, beyin damarlarında tıkanıklık, kolesterol bozukluğu ve uyku apne sendromu) varsa o kişide BKİ ≥ 27 olduğunda ilaç başlamak gerekir. Hangi ilaçların ne kadar süre ve dozda kullanılması gerektiği ile ilgili bilgi almak için endokrinoloji uzmanı olan hekiminizle görüşmeniz en uygun yaklaşım olacaktır.

5. Cerrahi yöntemler

Yukarıda bahsedilen yöntemlerin uygun süre (en az 6 ay) ve şekilde uygulanmasına rağmen kilo kaybı hedefine ulaşılamayan durumlarda BKİ ≥ 35 kg/m2 olanlarda obezite ile ilişkili şeker hastalığı, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği, uyku-apne sendromu gibi en az 1 hastalığın eşlik ediyor olması durumunda cerrahi tedaviler uygulanabilir. BKİ ≥ 40 kg/m2 olması durumunda ise eşlik eden herhangi bir hastalık olmaksızın cerrahi tedavi uygulanabilir. Yine yeterli süre ve şekilde önceki tedavi basamaklarının uygulanmış olması şarttır.

Mide hacmini küçülterek daha az gıda almayı amaçlayan veya bağırsakları kısaltarak gıda emiliminin azaltıldığı cerrahi yöntemler obezite tedavisinde kullanılabilmektedir. Bazı ameliyatlarda ise bu iki yöntem birleştirilebilmektedir.

Anestezi ve ameliyat riskleri, ameliyat sonrası takip ve tedavi ile ilgili sorunlar, donanımlı merkez ve tecrübeli cerrah gereksinimi, yüksek maliyet gibi sebeplerden dolayıobezite tedavisinde cerrahi tedavinin son çare olarak uygulanması gerektiği unutulmamalıdır. Yani cerrahi tedavi her obez bireye uygulanacak rutin bir tedavi yöntemi değildir. Ayrıca cerrahi sonrasında da kişilerin diyet ve egzersiz gibi yaşam tarzı değişikliklerine devam etmesi gerekir. Çünkü bu tedbirlere uymayanlarda cerrahiden 1-2 yıl sonra hastaların yavaş yavaş eski kilolarına ulaşmaya başladıkları yapılan birçok çalışmada görülmüştür.

 

Paylaş: